6. SINIFLAR

 

SOSYAL BİLGİLER 6. SINIF ÖZETLERİ

 

Rol: Bir grup etkinliğinde yer alan bireylerin üstlendikleri görevlere rol denir. İnsanlar içinde bulundukları gruplara göre farklı roller üstlenirler. Bir çocuk evde; evlat, abi, kardeş ve çocuk rolünde olabilir. Okulda öğrenci, sınıf başkanı, kulüp başkanı, tiyatro kulübünde oyuncu rolünde olabilir.

Grup: En az iki ve daha fazla kişiden oluşan, ortak bir amaçları olan, aralarında dayanışma ve işbirliği bulunan topluluğa grup denir. Örneğin 6-A Sınıfı, Tiyatro Ekibi, İzci Kulübü, Halk Oyunları Ekibi birer gruptur.

Kurum: Toplumsal bir hizmeti ya da ihtiyacı karşılamak için belli kurallara göre oluşturulan kuruluşlardır. Okul, hastane, vb.

Hak: Bir işi yapabilme yetkisidir.

Görev: Bir grup içinde yer alan bireylerin rollerinin gereğini yerine getirme zorunluluğudur.

Sorumluluk: Bir kişinin kendi yetki alanına giren bir işin sonuçlarını üstlenmesidir.

 

Rollerimiz bize birtakım haklar ve sorumluluklar yükler. Haklarımız hukukun çizdiği sınırlar çerçevesinde sahip olduğumuz kazanımlar ya da yapabileceklerimizle ilgilidir. Sorumluluklarımız ise üstlendiğimiz rollerimizin gereklerini yerine getirmeyle ilgilidir. Örneğin okulda eğitim öğretim hizmetlerinden faydalanmak hakkımız, ders çalışmak sorumluluğumuzdur.

 

Kültür: Bir toplumun tarih boyunca ürettiği ve kuşaktan kuşağa aktardığı her türlü maddi ve manevi özelliklerin hepsine kültür denir. Kültür, yere ve zamana göre değişiklik gösterebilir. Toplumsal birlikteliğimizin güçlenmesine Hacı Bektaş-ı Veli, Yunus Emre, Mevlâna Celâleddin-i Rumi gibi şahsiyetlerin eserleri de katkı sağlamıştır.

Önyargı: Bir kişi ya da olaya ilişkin yeterli bir bilgi edinmeden, önceden, peşin bir karara varmış olma durumudur.

Önyargının sebepleri: Karşımızdaki kişiyi yeterince tanımamak, farklılıklara saygılı olmamak, empati kurmamak

Önyargının çeşitleri: Cinsiyet, ırk, din, millet ya da sosyo-ekonomik durumdan kaynaklanan önyargı

Önyargının sonuçları: Arkadaşlık ilişkilerinde bozulma, toplumda ayrışma,toplumsal çatışma

Empati: Bir kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyarak, olaylara onun bakış açısıyla bakması, o kişinin duygularını ve düşüncelerini anlamaya çalışmasıdır.

 

Kendi gücümüzü ve olanaklarımızı, başkalarının iyiliği için kullanma yardımlaşma, topluluğu oluşturan bireylerin bir konuda duygu, düşünce ve karşılıklı çıkar birliği içinde olmaları dayanışmadır.

 

Sivil Toplum Kuruluşu: İnsanların toplumdaki herhangi bir ihtiyacı karşılamak için gönüllü olarak bir araya gelerek kurdukları dernek, vakıf ve sendika gibi oluşumlara (STK) denir.

İmece: Kırsal kesimlerde ortak ya da kişisel işlerin el birliğiyle ve sırayla yapılmasına dayanan geleneksel yardımlaşmasıdır.

 

2.ÜNİTE

Türklerin bilinen ilk yurdu Orta Asya’dır. Türkler yılın belli bölümlerinde mevsim koşullarına göre yerlerini değiştirerek konargöçer bir hayat tarzı yaşamakta ve daha çok hayvancılık ile uğraşmaktaydılar. Türkler arasında Gök Tanrı inancı yaygındı. Türkler ölümden sonraki yaşama inanırlar, ölen kişileri eşyaları ile birlikte yuğ adı verilen bir törenle gömerlerdi. Devletin başında hükümdar (hakan, han, kağan) bulunurdu. Toplum ve devlet, töre adı verilen yazılı olmayan kurallara göre yönetilmişti. Kağanlık, Türklere Tanrı tarafından verildiğine inanılan bir görevdi. Bu anlayış Kut olarak adlandırılmıştı. Kut’un kanda olduğuna ve kan yoluyla babadan oğula geçtiğine inanılırdı. Bu da hükümdar öldükten sonra hanedan üyelerinin taht üzerinde hak iddia etmelerine ve kağanlık mücadelesinin çıkmasına neden olurdu. Bu durum ülkenin zayıflamasına veya yıkılmasına yol açabilirdi. Devlet meclisi diyebileceğimiz toy (kurultay), kağanın başkanlığında yapılan boy beylerinin katıldığı toplantıydı. Devlet işlerinin görüşülüp karara bağlandığı toya kağanın eşi (hatun) de katılırdı.

 

ASYA HUN DEVLETİ: Tarihte bilinen ilk Türk devleti’dir. En güçlü zamanını Mete Han döneminde yaşamıştır.

Mete Han orduyu onlu sisteme göre düzenlemiştir. Destanları Oğuz Kağan Destanı’dır.

 

KÖK TÜRK DEVLETİ: Tarihte Türk adını ilk defa devlet adı olarak kullanan topluluktur.   İlk Türk alfabesini kullanmışlardır. (Göktürk alfabesi) Destanları Ergenekon Destanı’dır. Kök Türklerden günümüze kalan en önemli eser Orhun Yazıtlarıdır. (Köktürk Kitabeleri) Bu kitabeler Bilge Kağan, Kültigin Kağan ile Vezir Tonyukuk adına dikilmiştir. Bunlar Türk tarihi ve edebiyatının ilk yazılı belgeleridir.

 

UYGUR DEVLETİ: Yerleşik hayata geçen ilk Türk devletidir. Mani dinini benimsedikleri için savaşçılık özelliklerini kaybettiler. Tarım, sanat, ticaret alanında çok ilerlemişlerdir. 18 harfli Uygur Alfabesini hazırladılar. Tahta harflerden matbaayı oluşturdular, pamuktan kağıt yaptılar. Destanları Türeyiş Destanı ve Göç Destanıdır.

 

İSLAMİYET’İN DOĞUŞU VE YAYILIŞI

Hz. Muhammed 571 yılında Mekke’de dünyaya geldi. İslamiyet’ten önce Arap Yarımadası’nda Cahiliye Dönemi diye adlandırılan bir dönem yaşanıyordu. Arap toplumunun İslamiyet öncesi bu dönemine Cahiliye Dönemi denmesinde o bölgede yaşayan insanların medeni açıdan geri kalmaları, toplumsal ahlak anlayışının çökmüş olması etkili olmuştu. Cahiliye Dönemi’nde Arap Yarımadası’nın dinî, kültürel, ekonomik, hukuki ve siyasi durumu şöyleydi: Araplar yaptıkları putları ilah yerine koyarlardı. Bazı durumlarda helvadan yaptıkları putlara bile taparlar, acıkınca bunları yerlerdi. Mekke şehrinde bulunan kutsal kabul ettikleri Kabe’de önemli putları bulunurdu. Her türlü kötü davranış yaygındı. Can ve mal güvenliği yoktu. Okuma yazma çok yaygın değildi. Mekke ve çevresinde ticaret gelişmişti. Medine ve Taif tarım yapılan merkezlerdi. Alışverişte faizcilik yaygındı. Mekke’de Bir kişinin işlediği suçtan dolayı tüm soyu sorumlu tutulurdu. Kadını önemsemeyen Araplar arasında kız çocuklarını diri diri toprağa gömenler olurdu. Kadınlara miras verilmezdi. İnsanların bir kısmı köle olarak çalıştırılırdı. Kabilelere bölünmüş Araplar arasında sürekli devam eden kan davaları yaygındı. Aralarında Hz. Muhammed’in de bulunduğu Mekke’nin ileri gelenleri “Hilfu’l-Fudûl” (Erdemliler Topluluğu) adı verilen bir topluluk oluşturdu. Bu topluluk Mekke’de zulme uğramış mazlumlara yardım etme ve zalimlerle mücadele etme kararı aldı. Hz. Muhammed’e peygamberlik geldikten sonra ona ilk inananlar Hz. Hatice, Hz. Ebubekir, Hz. Ali ve Hz. Zeyd oldu. Hz. Peygamberin sohbetine katılıp ona inanan sahâbe adı verilen kişilerin Müslüman olmalarında yeni dinin zulme, adaletsizliğe, haksızlığa ve akla gelebilecek her türlü kötülüğe karşı durması etkili oldu. Mekke’den Medine’ye göç eden Müslümanlara muhacir, Hz. Muhammed’i ve muhacirleri yurtlarında barındırarak onlara büyük yardımlarda bulunan Medineli Müslümanlara da ensar denildi. Muhacir ve ensar kardeşliği tüm İslam toplumlarına örnek oldu. Hz. Peygamber Müslüman, Yahudi ve Medineli putperestleri bir araya getirerek Medine Sözleşmesi’ni yaptı. Bu sözleşme, ahlak ve adalet ilkeleri açısından oldukça önemlidir. Hz. Muhammed ve ona inanmış Müslümanlar, İslamiyet’i anlatmaya başlayınca çıkarları zedelenen İslamiyet’e karşı olan Mekkeliler bu yeni dinin yayılmasına tepki gösterdiler. Müslümanlara baskı ve şiddet uygulamaya başladılar. Zor durumda kalan Müslümanlar, Mekke’den Medine’ye göç etmek durumunda kaldılar. İslam Tarihi’nde 622 yılında Mekke’den Medine’ye yapılan bu göç hareketine Hicret adı verilir. Hicretin ardından Müslümanlar siyasi olarak güçlenmeye başladılar. Mekke’den Medine’ye göç eden Müslümanlara muhacir, Hz. Muhammed’i ve muhacirleri yurtlarında barındırarak onlara büyük yardımlarda bulunan Medineli Müslümanlara da ensar denildi. Muhacir ve ensar kardeşliği tüm İslam toplumlarına örnek oldu. Hz. Peygamber Müslüman, Yahudi ve Medineli putperestleri bir araya getirerek Medine Sözleşmesi’ni yaptı. Bu sözleşme, ahlak ve adalet ilkeleri açısından oldukça önemlidir.

 

Bedir Savaşı: Mekkeli müşrikler ile Müslümanlar ilk olarak 624 yılında Bedir Savaşı’nda karşı karşıya geldiler. Savaşı Müslümanlar kazandı. Savaş sonunda esir olan Mekkeli müşriklerden okuma-yazma bilenler, on Müslüman’a okuma-yazma öğretmeleri şartıyla serbest bırakıldı. Bu durum İslam’ın eğitime verdiği önemi gösterir.

 

Uhud Savaşı: Mekkeliler ile Müslümanlar arasında 625 yılında yapılan Uhud Savaşı’nda Hz. Muhammed yaralandı. Amcası Hz. Hamza şehit oldu. Uhud Dağı yakınındaki tepeye yerleştirilen okçuların mevzilerini terk etmeleri nedeniyle Müslümanlar savaşı kaybetti.

 

Hendek Savaşı: 627 yılında Müslümanlar ile Mekkeliler arasında yapılan Hendek Savaşı’nı Müslümanlar kazandı. Bu savaş Mekkelilerin Müslümanlar üzerine düzenlediği son sefer oldu.

 

Hudeybiye Antlaşması: 628 yılında Müslümanların Kâbe’yi ziyaret etmek istemesi üzerine Mekkeliler ile Müslümanlar arasında bir gerginlik yaşandı. Yapılan görüşmelerin ardından Hudeybiye Antlaşması ile sorun çözüldü. Bu antlaşma ile Mekkeliler, Müslümanları bir devlet olarak resmen tanımış oldu.

 

Mekke’nin Fethi: Mekkelilerin Hudeybiye Antlaşması’nın şartlarını bozmaları üzerine İslam ordusu 630 yılında Mekke’yi fethetti. Hz. Peygamber Kâbe’yi putlardan temizledi.

 

Veda Haccı/Hutbesi: Hz. Muhammed son haccında Müslümanlara Veda Hutbesi ile seslenmiştir. Bu hutbede Cahiliye adetlerinin kaldırıldığını açık bir şekilde söylemiştir. 10 Aralık 1948’de kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde yer alan yaşama hakkı, eşitlik, özgürlük ve adalet kavramları 1400 yıl önce Veda Hutbesi’nde vurgulanmıştır. Hz. Muhammed 632 yılında vefat etti.

 

DÖRT HALİFE DÖNEMİ

İslam tarihinde Hz. Muhammed’in vefatından sonra Dört Halife Dönemi başlamıştır. Dört halife Müslümanların ileri gelenlerinin seçimiyle belirlenmiştir. Bu nedenle bu dönem bir tür cumhuriyet dönemi sayılır.

Hz. Ebubekir:  Peygamberimizin vefatının ardından yönetime gelen ilk halifedir. Kur’an-ı Kerim kitap hâline getirilmiştir.

Hz. Ömer: Dört Halife Dönemi içinde fetihlerin en çok yapıldığı dönemdi.  Peygamberimizin hicretini başlangıç kabul eden Hicri Takvim bu dönemde hazırlanmıştır.

Hz. Osman: İlk İslam donanması oluşturulmuştur. Kur’an-ı Kerim çoğaltılmıştır.

Hz. Ali:  İslam toplumunda iç savaşların çıktığı dönem olmuştur. Hz. Ali’nin şehit edilmesiyle Dört Halife Dönemi

sona ermiştir.

 

EMEVİLER: 4 halife döneminden sonra kuruldu. Emeviler Arap olmayan Müslümanlara karşı ırkçı bir yaklaşım içinde oldular. Bu politikaları İslamiyet’in yayılışını yavaşlatırken Emevi iktidarının yıkılışını hızlandırdı. Abbasiler Emevilerin yönetimine son verdi.

 

ABBASİLER:Eşitlik ve adalete önem verildi. Bu durum İslamiyet’in diğer milletler arasında daha hızlı yayılmasında etkili oldu. Abbasiler, 751’de Talas Savaşı’nda Türklerle ittifak yaparak Çinlileri mağlup etti. Bu dönemden sonra Türklerin İslamiyet’e girmesi hızlandı. Abbasilerin uyguladığı eşitlik ve adalet politikası gereği Türklere devlet içinde görevler verildi. Abbasi halifeleri, Türklere önemli görevler vermelerinin yanında onlara çok güvendi. Türkler için Bağdat’ın kuzeyinde Samarra şehri kuruldu.

 

 

İSLAMİYET VE TÜRKLER

                Türklerin geniş bir coğrafyada yaşamaları ve farklı dinlerle temas hâlinde olmaları, çeşitli din ve inançları benimsemelerinde etkili olmuştur. İslamiyet’ten önce Türkler Gök Tanrı, Budizm, Şamanizm, Zerdüştlük, Manihaizm ve Hristiyanlık gibi din ve inançları kabul etmişlerdir. Türkler arasında İslamiyet’in yayılmasının gecikmesinde Emevi idarecilerinin kendilerinden olmayan Müslümanları önemsememeleri etkili oldu. Abbasiler Dönemi’nde uygulanan eşitlik ve adalet politikalarının etkisiyle Türkler kısa zamanda ve kalabalık gruplar hâlinde İslamiyet’i kabul ettiler. 751 yılında Araplarla Çinliler arasında yapılan Talas Savaşı’ ndan sonra Türkler müslüman olmaya başladılar. Türkler, sadece yeni bir dini kabul etmekle kalmamışlar, İslamiyet’in yayılması ve gelişmesi için de gayret etmişlerdir. İlk müslüman Türk devleti Karahanlılardır. Karahanlılar Dönemi’nde kültürel alanda önemli çalışmalar olmuştur. Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig, Kaşgarlı Mahmud’un Dîvânü lugāti’t-Türk adlı eserleri ile Edib Ahmet Yüknekî’nin Atabetü’l Hakâyık’ı ve Hoca Ahmed Yesevi’nin Divân-ı Hikmet’i bu döneme aittir. Gazneli Mahmut, “sultan” ünvanını kullanan ilk Türk hükümdardır. İslamiyet’in yayılmasını sağlamıştır. Bilime önem vererek bilim adamlarını desteklemiştir.  Halifelik makamına ve Bağdat şehrine hizmetinden dolayı Tuğrul Bey’e kılıç kuşatan halife, ona “Doğu’nun ve Batı’nın Sultanı” unvanınıvermiştir.

                Pasinler Savaşı, Selçuklu Türkleri ile Bizans arasında yapılan ilk önemli savaştır. Tuğrul Bey’den sonra yerine geçen Alparslan döneminde Selçukluların Anadolu yönünde fetihleri devam etmiştir. Bizans ile 1071 yılında yapılan Malazgirt Savaşı’nı Selçuklular kazanmıştır. Malazgirt Savaşı ile Anadolu’nun kapıları Türklere açılmıştır. Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’da Türk Beylikleri Dönemi başlamıştır. Çaka Beyliği, Saltuklular, Mengücekliler, Artuklular, Danişmentliler bu beyliklerden bazılarıdır. Türkleri Anadolu’dan çıkartmak için Avrupalılar orduarını bireştirerek haçlı ordusunu oluşturdu. Sekiz kez düzenlenen Haçlı Seferlerinden ilk dört sefergünümüz Türkiye sınırları üzerinden gerçekleştiği için Türkiye tarihi açısından önemlidir. Miryokefalon Savaşı ile Anadolu’nun Türk yurdu olduğu kesinleşti.

                Moğol baskısının Anadolu’da da arttığı dönemde Mevlâna Celâleddin-i Rumi, Hacı Bektaş-ı Veli, YunusEmre, Ahi Evran gibi gönül insanları ve düşünürler halka destek oldular. Bu düşünürlerin yaydığı öğretiler, halkın manevi açıdan güçlenmesini ve birliğini destekledi. Bu öğretiler aradan yüzyıllar geçmesine rağmen değerlerini korumakta ve tüm dünya tarafından saygıyla karşılanmaktadır.Ahi Teşkilatı’nın kurucusu Ahi Evran’dır. Ahiler, halkın meslek edinerek kalkınmasında ve Türk varlığının Anadolu’da kalıcı olmasında önemli rol oynadılar.

               

MEDENİYETE YÖN VEREN YOLLAR

MÖ 8.000’li yıllarda insanlar, yerleşik hayata geçerek tarımla uğraşmaya başlamıştır. Böylelikle insanlar ilk kez üretim yapmıştır. Ancak bir süre sonra ihtiyacından fazla üretim yapan insanlar, ihtiyaç duydukları başka ürünlerle kendi ürünlerini değiştirerek takas usulüyle ticareti keşfetmiştir. Lidyalıların MÖ VII. yüzyılda parayı kullanmaya başlamalarıyla ticaret daha kolay ve yaygın hâle gelmiştir. Öyle ki şehirler, ülkeler, farklı coğrafyalar arasında ticaret yolları kurularak ticaret uluslararası bir ekonomik faaliyet hâline gelmiştir. İlk ve Orta Çağ’da İpek Yolu ve Baharat Yolu ticari faaliyetlerin en aktif yapıldığı güzergâhlar olmuştur. Tüccarlar yolculukları sırasında uğradıkları ülkelerin, şehirlerin ve köylerin yemeklerini, sanatlarını, kıyafetlerini öğrenmiş, başka kültürlere tanıtmışlardır. Avrupalılar, Haçlı Seferleri sırasında kâğıt, matbaa, barut, pusula gibi buluşları Müslümanlardan öğrenmişlerdir.Kervansaraylar dil, din, renk farkı gözetmeksizin tüm tüccarların konaklayabileceği dinlenme alanlarıdır. Yüksek duvarlarla çevrili kervansaraylarda askerî birlikler de bulundurulmuştur. Böylelikle tüccarların malları, canları ve hayvanları güvence altına alınmıştır. Aynı zamanda tüccarlara tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik hizmetler verilmiştir. Hatta bazı kervansaraylarda hekim ve eczane yer almıştır. Anadolu’da ticaret yolları üzerinde bulunan kervansaraylar 8-9 saatlik yürüme mesafesi aralıklarla yapılmıştır. Kervansaraylar tüccarların mallarını sergilemeleri ve pazarlamaları için de kullanılmıştır. Bu sebeple kervansarayların bulunduğu yerler zamanla birer ticaret merkezi olmuştur. Türkiye Selçuklu Devleti’nde kervansarayda konaklama ve tüm hizmetler üç gün boyunca ücretsiz verilmiştir. Böylece ticaretin canlanması sağlanmıştır.

               

DÜNYANIN NERESİNDEYİM?

Doğu-batı doğrultusunda uzanan çizgilere paralel, kuzey-güney doğrultusunda uzananlara da meridyen denir. Paraleller ve meridyenler, gerçekte var olmayan çizgilerdir. Dünyayı iki yarım küreye ayıran ve 00  olarak gösterilen paralele Ekvator denir. Ekvator’un kuzeyinde 90, güneyinde 90 adet paralel dairesi bulunur. İki paralel arası 111 km olarak hesaplanmıştır. Bu paralellerden en uzun olanı Ekvator’dur. Ekvator’dan kutuplara gidildikçe paralellerin boyları kısalmaktadır. Bu yüzden 900 kuzey ve 900 güney paralelleri birer nokta olarak gösterilmektedir. Meridyenlerin uzunlukları birbirine eşit ve yay şeklindedir. Aralarındaki en uzun mesafe Ekvator üzerinde olup 111 km’dir. Kutuplara doğru gidildikçe bu mesafe azalır ve kutup noktalarında birleşir. Dünya üzerinde 360 meridyen yayı vardır. İngiltere’nin Londra şehrinden geçtiği varsayılan meridyen, başlangıç meridyeni Greenwich (Grinviç) olarak kabul edilir ve 00 olarak gösterilir. Başlangıç meridyeninin doğusunda yer alan 180 meridyene doğu meridyenleri, batısında yer alan 180 meridyene ise batı meridyenleri adı verilir. Ardışık iki meridyen arasındaki yerel saat farkı 4 dakikadır.  Dünya üzerindeki her hangi bir noktanın veya bölgenin bulunduğu yere coğrafi konum denir. Coğrafi konum mutlak (matematik) ve göreceli (özel) olmak üzere ikiye ayrılır.

 

Ülkemizin Matematik Konumu: 360- 420 kuzey paralelleri ile 260-450 doğu meridyenleri arasında yer alır.

Ülkemizin Özel Konumu: Üç tarafının denizlerle çevrili olması, çeşitli yer altı kaynaklarına sahip olması, farklı iklimlerin görülmesi, turizm faaliyetlerinin yaygın olması, ortalama yükseltisinin fazla olması göreceli konumuyla ilişkilidir.Jeopolitik konum ise bir yerin mutlak ve göreceli konumunun ülkeler arasındaki siyasi ilişkilere yansımasıdır. Ülkemiz dünya üzerinde jeopolitik olarak önemli bir yere sahiptir. Dünya siyasetinde gündemde olan Balkanlar, Kafkaslar ve Ortadoğu üçgeninin merkezinde yer almaktadır. Akdeniz ve Karadeniz’i birbirine bağlayan İstanbul ve Çanakkale boğazları, Asya ve Avrupa kıtaları arasında köprü vazifesi görmektedir. Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin diğer denizlere açılması için İstanbul ve Çanakkale boğazlarından geçmesi gerekmektedir. Ayrıca ülkemizin petrol bakımından zengin olan ülkeler ile sanayisi gelişmiş Avrupa ülkelerini birbirine bağlayan ticaret yolları üzerinde olması önemini artırmıştır.

 

Yeryüzündeki büyük kara parçalarına kıta denir. Yeryüzünde Asya, Avrupa, Afrika, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Antarktika ve Okyanusya olmak üzere yedi kıta bulunmaktadır. Kıtalar arasındaki derin çukurlukları dolduran tuzlu su kütlelerine de okyanus denir. Yeryüzünde Büyük, Atlas ve Hint olmak üzere üç tane okyanus vardır.

 

Ülkemizde Karadeniz iklimi, Akdeniz iklimi ve karasal iklim olmak üzere üç farklı iklim tipi görülmektedir.

 

Karadeniz iklimi

Karadeniz’in kıyı kesimlerinde görülür. Yazları serin, kışları ılık ve her mevsim yağışlıdır. Yağış en fazla sonbahar mevsiminde düşer. Karadeniz ikliminin görüldüğü yerlerde bitki örtüsü ormandır.

 

Akdeniz iklimi

Akdeniz, Ege ve Marmara Denizi’nin kıyılarında görülür. Yazları sıcak ve kurak; kışlar, ılık ve yağışlıdır.

Yağış en fazla kış mevsiminde düşer. Akdeniz ikliminin görüldüğü yerlere bitki örtüsü makidir.

 

Karasal iklim

Türkiye’de etki alanı en geniş iklimdir. Denize kıyısı olmayan yerlerde görülür. Ülkemizin doğusunda karasal iklim sertleşir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk ve kar yağışlı geçer. Yağış en fazla ilkbahar mevsiminde düşer. Nem az olduğundan günlük ve yıllık sıcaklık farkları fazladır. Karasal iklimin görüldüğü yerlerde bitki örtüsü bozkırdır.

 

SOSYAL BİLİMLER: Tarih, coğrafya, arkeoloji, hukuk, sosyoloji, nümismatik, antropoloji, ekonomi, psikoloji, filoloji, kronoloji vb

 

BİLİMSEL ARAŞTIRMA BASAMAKLARI:

1. Araştırma konusunu seçmek 2. Sorunun çözümüne yönelik varsayımlarda (hipotez) bulunmak 3. Bilgi kaynaklarından araştırma konusuna uygun bilgileri derlemek 4. Edindiğim bilgileri asıllarını koruyarak not almak 5. Kaynakça hazırlamak

HİPOTEZ: Sorunun çözümüne yönelik henüz doğruluğu kanıtlanmamış düşüncelerdir.

DİPNOT: Metni yazarken alıntı yaptığımız kısımları (cümle ya da paragrafları) nereden ve kimden aldığımızı gösteren notlardır.

KAYNAKÇA: Bir araştırma ve incelemede yararlanılan kaynakları gösteren liste.

 

TELİF HAKKI:

Herhangi bir bilgi veya düşünce ürününün kullanılması ve yayılması ile ilgili hakların, yasalarla belirli kişilere verilmesine telif hakkı denir. Ülkemizde sanat ve müzik eserlerini korumak için 5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” çıkarılmıştır. Telif hakkının sembolü çember içinde “C” harfidir. Bu sembol, üzerinde bulunduğu ürünü ortaya koyan kişinin telif haklarının korunduğunu belirtir. Telif hakkı genellikle belirli bir süreliğine T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığından alınır. Koruma süresi, eser sahibi yaşadığı sürece ve ölümünden sonra 70 yıldır. Koruma süresinin bitmesiyle eser sahibine tanınan mali haklar sona erer. Eserler izin alınmaksızın serbestçe kullanılabilir.



PATENT HAKKI:

Yapılan bir buluşun veya bu buluşun kullanma hakkının kime ait olduğunu gösteren, patent kurumu tarafından verilen belgeye patent denir. Bu belgenin geçerlilik süresi en fazla 20 yıldır. Patent belgesi sayesinde buluşun başka kişi ve kurumlar tarafından kullanılması engellenmektedir. Patent, ürün veya buluş sahibine, icat ettiği ürünün satışı, pazarlanması, çoğaltılması, bir benzerinin üretilmesi gibi alanlarda ayrıcalıklar getiren resmî bir belge ve unvandır. Buluşu yapılan bir ürün ya da sistemin bütün hakları patent sahibine ait olur ve ondan başkası izinsiz kullanamaz.

 

EKONOMİK FAALİYETLERİMİZ:   

1) Tarım  2) Hayvancılık 3) Ormancılık  4) Madencilik  5) Ticaret 6) Turizm 7) Sanayi 8) Hizmet

 

ÜLKEMİZDE TARIMI DESTEKLEYEN KURUMLAR: T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Atatürk Orman Çiftliği, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Toprak Mahsulleri Ofisi, Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri, GAP İdaresi Başkanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, ziraat odaları ve mesleki örgütler

 

TARIMSAL VERİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER:

1) Sulama      2) Gübreleme         3) İlaçlama    4) Tohum ıslahı  5) Makineleşme



SERACILIK: tarım ürünlerini mevsimi dışında uygun koşullar oluşturarak yetiştirmektir. Seralar saydam cam, plastik vb. ışık geçirebilen malzemelerle oluşturulan kapalı alanlardır. Seracılık sayesinde çifçiler ürünlerini daha hızlı ve mevsimi dışında da yetiştirmiş olurlar.



HAYVANCILIK FAALİYETLERİ:

1) Büyükbaş 2) Küçükbaş 3) Arıcılık 4) Kümes 5) Balıkçılık 6) İpek böcekçiliği 



ÇALIŞAN İNSANLARIN SEKTÖRLERE GÖRE DAĞILIMI:       

1-Tarım Sektörü               2-Sanayi Sektörü             3-Hizmet Sektörü



ÇEVREMİZDEKİ EKONOMİK FAALİYETLER: Yaşadığımız çevredeki kaynakları kullanarak yeni ürünler elde etmeye üretim denir. Ürünlerin tüketiciye ulaştırılması için malın üretildiği yerden alınıp satılacağı yere taşınmasına dağıtım denir. Üretilen malın kullanılması veya hizmetten yararlanılmasına tüketim denir. İnsanlar geçimlerini sağlayabilmek için tarım, hayvancılık, sanayi, ticaret, turizm, madencilik, ormancılık ve hizmet sektöründe faaliyet gösterirler.Bir yerdeki ekonomik faaliyetleri o yerin; coğrafi yapısı, yer altı ve yer üstü kaynakları, iklim özellikleri, yeryüzü şekilleri, ulaşım yolları, su kaynakları ve nüfusun dağılışı etkiler. Tarım ürünlerinin yetişme koşulları ve özellikleri farklılık göstermektedir. Ülkemizde farklı iklim ve toprak çeşitleri bulunmaktadır. Bu nedenle ülkemizin çeşitli yerlerinde birbirinden farklı tarım ürünleri yetiştirilmektedir.  Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde kırmızı mercimek, antep fıstığı, pamuk, mısır, pirinç, karpuz yetiştirilir. Karadeniz Bölgesi’nde çay, fındık, mısır yetiştirilir. Akdeniz ve Ege Bölgesi’nde pamuk, haşhaş, zeytin, üzüm, incir, mısır, muz (Mersin), turunçgil yetiştirilir. İç  Anadolu Bölgesi’nde buğday, arpa, şekerpancarı, patates yetiştirilir. Doğu Anadolu Bölgesi engebeli ve soğuk olduğu için tarıma çok uygun olmamakla birlikte buğday, arpa, kayısı yetiştirilir. Marmara Bölgesi’nde ayçiçeği, pirinç, zeytin, sebze ve meyve yetiştirilir. Doğu Anadolu Bölgesi’nde büyükbaş hayvancılık, iç bölgelerde küçükbaş hayvancılık, kıyılarda balıkçılık, Bursa’da ipekböcekçiliği, üfusun çok olduğu büyükşehirlerin çevresinde kümes hayvancılığı, bitki çeşitliliğinin fazla olduğu yerlerde arıcılık yaygındır. Yazları uzun ve güneşli geçen, Akdeniz ikliminin etkisi altında olan kıyı kesimler deniz turizmi yaygındır. Ör: Antalya (Alanya,Manavgat, Kemer), Muğla (Bodrum, Fethiye,Marmaris), İzmir (Çeşme) gibi. Yeryüzü şekillerinin dağlık ve engebeli olduğu alanlar kış turizminin yapılması için uygundur. Ör: Bursa (Uludağ), Erzurum (Palandöken), Bolu (Kartalkaya)

Ülkemiz maden bakımından oldukça zengindir. Bor madeni, Balıkesir, Bursa, Kütahya ve Eskişehir çevresinde çıkarılır. Boksit, Seydişehir (Konya) ve Akseki’de (Antalya) çıkarılır. Krom, Guleman (Elazığ), Fethiye, Köyceğiz (Muğla), Acıpayam (Denizli), Eskişehir, Orhaneli (Bursa)’da çıkarılır. Demir, Divriği ve Hekimhan çevresinde çıkarılır. Bakır, Küre (Kastamonu), Murgul(Artvin) ve Maden(Elazığ)’da çıkarılır. Taşkömürü, Zonguldak’ta çıkarıır. Kırklareli(Hamitabat)’ta doğalgaz çıkarılır.

***İstanbul, İzmir, Mersin, İzmit, İskenderun (Hatay), Ereğli (Zonguldak) limanları ülkemizde en çok ticaret yapılan limanlardır.

 

TÜKENEBİLİR (YENİLENMEYEN) ENERJİ KAYNAKLARI:

Taş kömürü, Linyit, Petrol, Doğal gaz, Nükleer Enerji



Taş kömürü, fosil enerji kaynakları içinde atmosferi en fazla kirleten enerji kaynağıdır. Ülkemizde üretilen linyitin büyük kısmı termik santrallerde elektrik üretiminde, geriye kalan kısmı evlerde ısınma amacıyla ve sanayide kullanılmaktadır. . Petrol; İpraş (İzmit), Aliağa (İzmir), Orta Anadolu (Kırıkkale) ve Batman (Batman) rafinerilerinde işlenmektedir. Tükenebilir enerji kaynakları içinde çevreye en az zarar veren enerji kaynağı ise doğal gazdır. Ülkemizde Hamitabat (Kırklareli) ve Çamurlu’dan (Mardin) çıkarılmaktadır. Nükleer enerji, uranyum ve toryum madenlerinin ham madde olarak kullanılmasıyla elde edilir. Ülkemizde aktif olan nükleer enerji santralleri olmamakla beraber, Mersin’de yapım aşamasında ve Sinop’ta yapılması planlan iki nükleer enerji santrali projesi vardır.



TÜKENMEYEN (YENİLENEBİLEN) ENERJİ KAYNAKLARI:

Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik enerji, jeotermal enerji



Ülkemizde güneş enerjisinden en fazla Akdeniz kıyı kesiminde ve Güneydoğu Anadolu’da yararlanılmaktadır. Rüzgar enerjisi santralleri en çok Çeşme, Bergama (İzmir) ve Çanakkale’de bulunmaktadır. Rüzgâr enerjisi üretiminde birinci sırada Ege, ikinci sırada Marmara, üçüncü sırada Akdeniz kıyı kesimleri gelmektedir.Yer şekillerine bağlı olarak hidroelektrik enerji potansiyeli en fazla Doğu Anadolu’da ve Karadeniz’in kıyı kesimindedir. Jeotermal enerji fay hatlarının bulunduğu yerlerden çıkan sıcak su buharı ile üretilen enerjidir. Denizli, Aydın, Afyonkarahisar, Çanakkale ve Manisa’da bu enerji ile elektrik üreten jeotermal santraller bulunmaktadır.



ÜLKEMİZDE YATIRIM YAPMAK İÇİN GEREKLİ OLAN UNSURLAR:

Ham madde, sermaye, ulaşım, iş gücü, enerji, pazarlama

                                                                                                                                                                 

VERGİ: Vergi vermek bir vatandaşlık görevidir. Çünkü devlet, vergi gelirleri ile vatandaşlarına yol, köprü, baraj, hastane, okul yaptırır; suyumuzun ve elektriğimizin evlerimize ulaşmasını sağlar. Güçlü bir ülke olmanın yolu güçlü bir ekonomiye sahip olmaktan geçer. Bu ekonomik gücün önemli bir bölümü de vatandaşların ödediği vergilerden oluşmaktadır. Bunun için bütün vatandaşların bu bilinçte olması ve vergisini düzenli ödemesi gerekmektedir. Alışveriş, hayatımızda vazgeçemeyeceğimiz önemli bir olgudur. Bilmeliyiz ki, aslında alışveriş yaptığımızda hepimiz vergi ödüyoruz. Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür. (Anayasamızın 73. maddesi)



NİTELİKLİ İNSAN: İyi yetişmiş, ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda iyi eğitim almış insandır. Nitelikli insan gücünün özellikleri şunlardır: İşini en iyi ve başarılı şekilde yapar, Girişimcidir, işini severek yapar, Kullandığı malzemeyi, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde değerlendirir, Yenilikleri ve gelişmeleri takip eder, yeniliklere açıktır, Çalışkandır, üretkendir, iyi bir gözlemcidir.



MESLEK SEÇİMİ

Meslek bireyin hayatını devam ettirebilmek ve geçimini sağlamak için yaptığı iştir. Meslek sahibi insanlar, kendisinin ve ailesinin geçimini kimseye muhtaç olmadan sağlarken aynı zamanda vergisini vererek ülkesine de ekonomik katkıda bulunurlar. Hayatımızın en önemli kararlarından birisi de meslek seçimidir. Çünkü meslek seçimi ile sadece mesleğimizi değil aynı zamanda gelecekte yaşayacağımız hayat biçimini de seçmiş oluruz. Doğru meslek seçimi için öncelikle kendimizi iyi tanımamız, ilgilerimizin, yeteneklerimizin ve isteklerimizin neler olduğunun farkında olmamız gerekmektedir. Bireyin ilgi duymadığı ve hoşlanmadan yaptığı meslek, bireyin meslekî doyumunu ve başarısını olumsuz etkileyecektir. Böyle insanlar yaptıkları işlerinde isteksiz ve verimsiz olurlar. İlgileri ve yetenekleri doğrultusunda seçim yapan insanlar ise işlerini severek yaparlar ve bundan mutluluk duyarlar. Böylece iş başarıları ve kendilerine güvenleri artar.



GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE DEVLET YÖNETİM BİÇİMLERİ:

Devlet, bir toprak parçası üzerinde insanların örgütlendiği en büyük kurumdur. Egemenliğin farklı biçimlerde kullanılması tarih boyunca devletlerin yönetilmesinde farklı yönetim şekillerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.



MONARŞİ: Egemenliğin padişah, kral, çar, imparator, şah ya da sultan gibi unvanlar taşıyan kişilere ait olduğu yönetim şeklidir. Yönetici olan kişi ömrü boyunca yönetimde kalabilir. Yönetme yetkisi babadan oğula ya da hanedan üyelerinden birine geçmektedir. Bazı monarşi yönetimlerinde mutlak idarecinin yanında meclis de olabilir. Bu tür monarşilere meşruti monarşi denir. Osmanlı Devleti 1876 yılından itibaren meşruti monarşiye geçmiştir.



OLİGARŞİ: Egemenliğin küçük bir grubun elinde olmasıdır. Ülkeyi yönetme hakkı ayrıcalıklara sahip soylular, din adamları, toprak sahipleri vb. gruplara aittir. Yönetimde söz sahibi olan gruplar siyasi, askerî ve ekonomik açıdan ülkenin ileri gelen kişilerinden oluşur.



TEOKRASİ: Devlet ve toplum kurallarının din kurallarına göre belirlendiği yönetim biçimidir.



CUMHURİYET: Egemenliğin kaynağının millete ait olduğu yönetim biçimidir. Devleti yönetecek kişiler seçimle iş başına gelirler. Bütün vatandaşlar kanun önünde eşittir. Kişi hak ve özgürlükleri anayasa ve yasalar ile güvence altına alınmıştır. Cumhuriyet yönetimi ancak demokrasi ilkelerinin etkili olduğu ülkelerde uygulanabilir.



DEMOKRASİ: Demokrasi halkın seçme ve seçilme hakkını kullandığı ve kendisinin mecliste aracılar ile temsil edildiği bir yönetim anlayışıdır. Demokrasi anlayışı cumhuriyet rejiminde en güzel şekilde yaşanır. Demokrasilerde halk, yöneticilerini kendisi seçer. Kişi hak ve özgürlükleri kanunlarla güvence altına alınmıştır. Egemenliğin kaynağı halktır.

Demokrasinin Temel İlkeleri:

1- Milli egemenlik

2- Eşitlik

3- Özgürlük

4- İnsan haklarına saygı

5- Hukukun üstünlüğü

6- Katılımcılık

7- Çoğulculuk


ÜÇ KUVVET

Demokratik ülkelerde ülkeyi yönetenler devlet içinde işlerin düzenli bir şekilde yürütülebilmesi için çeşitli görev ve sorumlulukları üç ana güce dağıtmıştır. Bunlar yasama, yürütme ve yargıdır. Yasama devletin yasa(kanun) yapma, değiştirme ve yürürlükten kaldırma yetkisidir. Yasama yetkisi TBMM’ ye aittir. Yürütme meclisin yaptığı yasaları uygulamadır. Başka bir ifadeyle kanunlar çerçevesinde ülkenin yönetilmesidir. Yürütme görev ve yetkisi cuhmurbaşkanındadır. Yargı toplum hayatında ortaya çıkan hukuka aykırılıkları belirleme, uyuşmazlıkları çözme ve yasalara uymayanları cezalandırmaktır. Ülkemizde yargı yetkisi bağımsız mahkemelerdedir. Ülkemizde kuvvetler ayrılığı ilkesi benimsenmiştir. Ülkemizde bugüne dek 4 adet anayasa yapılmıştır. (1921 – 1924 – 1961 – 1982) Günümüzde geçerli olan 1982 Anayasası’nın ilk üç maddesi değiştirilemez. İlk üç madde 4. madde ile koruma altına alınmış olup diğer bütün maddeler üzerinde değişiklik yapılabilir.


I. Devletin şekli

MADDE 1- Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.


II. Cumhuriyetin nitelikleri

MADDE 2- Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk millîyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.


III. Devletin bütünlüğü, resmî dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti

MADDE 3- Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı “İstiklal Marşı”dır. Başkenti Ankara’dır. IV. Değiştirilemeyecek hükümler MADDE 4- Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.


Devletimizin ilk meclisi 23 Nisan 1920’de açılmış, “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.” ifadesi hayata geçmiştir. TBMM, 600 milletvekilinden oluşur. Seçimler 5 yılda bir yapılır. 18 yaşını dolduran her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı milletvekili seçilebilir. Ülkemizde 40 yaşını geçmiş, yükseköğretim mezunu olan herkes 5 yıllığına iki dönem için cumhurbaşkanı olabilir.


Ülkemizde en üst mahkeme Anayasa Mahkemesidir. Yargıtay, adli davaların en üst yetkili mahkemesidir. Danıştay idari yani yönetim ile ilgili davaların en üst mahkemesidir.Ayrıca vatandaşlar, bütün iç hukuk yollarını kullandıktan sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvurabilir.


KAMUOYU: Herhangi bir konuyla ilgili halkın genel düşüncesidir.


REFERANDUM (HALKOYLAMASI): Halkın, siyasi ve toplumsal sorunlar karşısında olumlu veya olumsuz görüşünü belirlemek için başvurulan bir oylamadır.


TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİMİZ:


Hak nedir ?

İnsanların herhangi bir işi yapma yetkisine hak denir.

Özgürlük nedir?

İnsanların hiçbir insana zarar vermeden dilediği her şeyi yapabilmesine özgürlük denir.

 

Kişi Hakları

1. Yaşama hakkı

2. Kişi dokunulmazlığı

3. Kişi hürriyeti ve güvenliği

4. Özel hayatın gizliliği ve korunması

5. Yerleşme ve seyahat hürriyeti

6. Din ve vicdan hürriyeti.

7. Düşünce ve kanaat hürriyeti

8. Bilim ve sanat hürriyeti

9. Basın ve yayınla ilgili hürriyetler

10. Toplantı hak ve hürriyeti

11. Mülkiyet hakkı

12. Hak arama hürriyeti.

13. Temel hak ve hürriyetlerin korunması

 

Siyasi Haklar ve Ödevler

1. Türk vatandaşlığı

2. Seçme  seçilme  siyasi faaliyetlerde bulunma hakları

3. Kamu hizmetine girme hakkı

4. Dilekçe hakkı

 

Sosyal ve Ekonomik Haklar ve Ödevler

1. Ailenin korunması

2. Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi

3. Çalışma ile ilgili haklar

4. Toplu iş sözleşmesi  grev hakkı ve lokavt

5. Ücrette adalet sağlanması

6. Sağlık  çevre ve konut hakkı

7. Gençliğin korunması ve spor hakkı

8. Sosyal güvenlik hakları

9. Tüketici hakları

10. Tarih  kültür ve tabiat varlıklarının korunması



DÜNDEN BUGÜNE TÜRK KADINI: Binlerce yıl öncesinde, Ortaasya Türk devletlerinde, kurultaylara katılarak devlet yönetiminde bile söz sahibi olan kadınlarımız sonraki dönemlerde toplumda geri plana atılarak bir çok hak kaybı yaşamıştır. Kurtuluş Savaşı’ nın kazanılmasında çok büyük bir rol oynayan kadınlarımız, Mustafa Kemal Atatürk sayesinde bugünkü hak ve özgürlüklerine kavuşmuştur.


CİNSİYET AYRIMCILIĞI: Bireylere cinsiyetlerinden dolayı toplumda adaletsiz bir şekilde davranılmasıdır.


POZİTİF AYRIMCILIK: Toplumsal yaşamda iş, meslek edinme, yönetme gibi alanlarda kadınlara, engellilere, çocuklara ayrıcalık tanıma, onlara toplumun öteki kişileriyle eşit bir duruma gelebilmelerinin yollarını açmaktır.


ULUSLAR ARASI TİCARET

İhracat (dış satım): Bir ülkenin başka ülkelerden mal satmasına denir.

İthalat (dış alım): Bir ülkenin başka ülkelerden mal almasına denir.


Türkiye’nin ihracatında ilk sırada yer alan ülke; ALMANYA’dır. En fazla ithalat yaptığımız ülke ise RUSYA’ dır. İthal Ürünlerimiz; elektrikli makineler, uçak, doğalgaz, petrol ve ürünleri, gemi, ilaç, kahve, muz gibi tropikal iklim ürünleri, cep telefonu, bilgisayar, demir-çelik ürünleri vs. / İhraç ürünlerimiz; fındık, hazır giyim ürünleri, pamuk, deri ürünleri, halı, mobilya, beyaz eşya, otomobil, ticari araçlar, bor, krom, bakır vs.

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

  1. hocam çok teşekkür ederim sınavlara buradan çalışacağım

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel olmuş emeğine sağlık hocam🍰🍰🍰🍰💞💞💞💞

    YanıtlaSil
  3. Hocam siteniz çok güzel şahsen ben bayıldım 😭🥰🥰🥰🥰❤❤❤❤😍😍😍



    ~nursinem arslan

    YanıtlaSil
  4. teşekkürler hocam
    😇😇😇😇😇😇😇(●'◡'●)╰(*°▽°*)╯(*/ω\*)(┬┬﹏┬┬)

    YanıtlaSil
  5. Hocam yarın size sınavım var ve siz özellikle bilimsel çalışma basamaklarına bakmamızı istemiştiniz bende sizin sitenizden okuyup ezberledim sağolun hocam 😁

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar