8.SINIFLAR
TC İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK DERSİ ÖZETLERİ
MUSTAFA KEMAL’İN EĞİTİM HAYATI
1- Mahalle Mektebi
2- Şemsi Efendi İlkokulu
3- Selanik Mülkiye Rüştiyesi
4- Selanik Askeri Rüştiyesi
5- Manastır Askeri İdadisi
6- İstanbul Harp Okulu
7-İstanbul Harp Akademisi
MUSTAFA KEMAL’İN FİKİR HAYATINI ETKİLEYEN KİŞİLER
Mehmet Emin Yurdakul, Namık Kemal, Tevfik Fikret ve Ziya Gökalp' in yanısıra Jean - Jacgues Rousseau, Voltaire, Montesguieu gibi yabancı düşünürlerden de etkilenmiştir.
ATATÜRK’ÜN ASKERLİK HAYATI
Kurmay Yüzbaşı Mustafa Kemal, mezuniyetinin ardından merkezi Şam'da bulunan 5.Ordu'ya gönderildi. İstanbul’ daki 31 Mart Ayaklanmasını bastıran hareket ordusunun kurmay başkanı oldu. Katıldığı Savaşlar: Trablusgarp Savaşı, 2. Balkan Savaşı, 1. Dünya Savaşı (Çanakkale, Kafkas, Kanal, Suriye, Filistin), Kurtuluş Savaşı (Sakarya, Başkomutanlık )
ATATÜRK’ÜN KİŞİSEL ÖZELLİKLERİ
Vatansever, idealist, akılcı, sabırlı ve disiplinli, ileri görüşlü, açık sözlü, çok cepheli, eğitimci, lider, yenilikçi, birleştirici..
OSMANLI AYDINLARININ FİKİR AKIMLARI
Osmanlı aydınları, devletin yıkılışını önlemek için “Osmanlıcılık, Batıcılık, İslamcılık, Türkçülük” gibi fikirler ortaya koymuşlardır.
**NOT:Mustafa Kemal harp okulu yıllarında düşüncelerini yaymak amacıyla arkadaşlarıyla birlikte el yazısı bir gazete çıkarmış ve daha sonra ilk görev yeri Şam’ da birkaç arkadaşıyla gizlice “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti” ni kurdu ve Selanik’te de bir şube açmıştır.
31 MART OLAYI
II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'da yönetime karşı yapılmış gerici bir ayaklanmadır. Selanik’ ten gelen ve Mustafa Kemal’in adını verdiği “hareket ordusu” bu isyanı bastırmıştır.
TRABLUSGARP SAVAŞI VE UŞİ ANTLAŞMASI
Mustafa Kemal ilk askeri başarısı Trablusgarp Savaşı’ ndadır. Fakat Balkan Savaşlarının başlamasıyla İstanbul’ a dönmüştür. İtalya ile Osmanlı Devleti arasında 1912’de Trablusgarp savaşından sonra Uşi anlaşması imzalanmıştır. Buna göre, Trablusgarp ve Bingazi İtalya’ya verildi. On iki ada geçici olarak Balkan savaşından sonra alınmak üzere İtalya’ya bırakıldı.Trablusgarp (Libya) Osmanlı Devletinden ayrılan son Afrika toprağı olmuştur.
I. DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ GENEL DURUM
19. yüzyılda dünyada iki önemli gelişmeden biri İngiltere'de başlayan Sanayi İnkilabı, diğeri ise Fransız İhtilali'dir. Fransız İhtilali'yle ortaya çıkan özgürlük, adalet, laiklik gibi kavramlar devletlerin siyasal yapısını değiştirdi. Fransız İhtilali sonucunda yayılan milliyetçilik düşüncesi, her milletin bağımsız yaşamasını öngörüyordu. İmparatorluklar, birden çok milletten oluştukları için milliyetçilik düşüncesinden olumsuz etkileniyorlardı. Panslavizm, Balkanlardaki slav halkları birleştirme düşüncesidir. Ruslar sıcak denizlere inme politikasının bir parçası olarak bu düşünceyi ortaya atmışlardır. Balkan topraklarına egemen olan Osmanlılar bu durumdan olumsuz etkilenmişlerdir. Sanayi İnkılabı sonrası sömürgecilik hareketleri hızlandı. Osmanlılarda ise kapitülasyonlar ekonomiyi dışa bağımlı hale getirdi. Küçük sanayi atölyeleri birer birer kapanmaya, işsiz insan sayısı çoğalmaya başladı. Avrupa devletlerinden borç para alındı. Borçların faizinin bile ödenememesi üzerine, Osmanlı Devleti'nden alacağı olan devletler, Duyun-ı Umumiye İdaresi (Genel Borçlar Yönetimi) adı altında bir teşkilat kurdular. Bazı vergileri toplama yetkisi bu teşkilata verildi.
I.DÜNYA SAVAŞI’NIN NEDENİ VE BLOKLAŞMALAR
Sanayileşen Avrupalı devletlerin hammadde ve pazarlama kavgası 1. dünya savaşına neden olmuştur. Almanya,Avusturya-Macaristan,İtalya üçlü ittifak devletlerini, İngiltere,Fransa ve Rusya ise Üçlü itilaf devletlerini oluşturdular. İtalya kendisine batı ve güney Anadolu kıyıları vaat edilince taraf değiştirdi.
I.DÜNYA SAVAŞININ BAŞLAMASI
Avusturya-Macaristan veliahdının bir Sırp tarafından öldürülmesi sonucunda 1. dünya savaşı başlamıştır. Avrupa’da başlayan savaş sömürgelere de sıçrayınca dünya savaşına dönüşmüştür.
OSMANLI DEVLETİNİN I. DÜNYA SAVAŞINA GİRMESİNİN NEDENİ
Kaybedilen toprakları geri alma düşüncesi
OSMANLI DEVLETİNİN I. DÜNYA SAVAŞINA GİRMESİ
Osmanlı yönetiminde söz sahibi olan İttihat ve Terakki Partililer, Alman hayranı olmaları, savaşı Almanya’nın kazanacağını düşündükleri için bir plan hazırlandı. İngiliz donanmasından kaçan 2 Alman savaş gemisini (Goben ve Breslav) Osmanlılar satın aldıklarını açıkladı. İsimleri değiştirilen bu gemiler (Yavuz ve Midilli) Rus limanlarını bombaladı ve Osmanlılar 1. dünya savaşına girdi.
ALMANYA’NIN 1. DÜNYA SAVAŞINDA OSMANLI’YI KENDİ YANINDA GÖRMEK İSTEMESİNİN NEDENLERİ
1- Savaşta yeni cephelerin açılması ve Almanya’nın yükünün hafiflemesi
2- İngiltere’nin sömürgelerine giden yolun kapanması
3- Osmanlıların halifelik nüfuzundan yararlanma düşüncesi
OSMANLI DEVLETİ’NİN KENDİ TOPRAKLARINDA SAVAŞTIĞI CEPHELER
Çanakkale, Kafkas, Suriye, Irak, Filistin, Kanal, Hicaz, Yemen Cepheleridir.
OSMANLI DEVLETİ’NİN KENDİ TOPRAKLARI DIŞINDA SAVAŞTIĞI CEPHELER
Makedonya, Romanya, Galiçya Cepheleridir.
ÇANAKKALE CEPHESİNİN ÖNEMİ
M. Kemal’in bu cephede gösterdiği başarılar onun kurtuluş savaşında lider olmasını sağlamıştır.
1. DÜNYA SAVAŞININ SONUÇLANMASI
Çanakkale cephesi ile I. Dünya Savaşı uzadı ve geniş bir alana yayıldı. İtilaf Devletleri Çanakkale’yi geçemediler ve Rusya’ya yardım gönderemediler. Bunun sonucunda Rusya’da ihtilal çıktı ve Rusya Brest-Litowsk Antlaşmasını imzalayıp savaştan çekildi. Böylece ittifak devletlerinin savaşı kazanma ümitleri arttı ancak ABD’ nin itilaf devletleri yanında savaşa girmesiyle itilaf devletleri kazandı.
WİLSON İLKELERİ
ABD 1. dünya savaşına girerken başkanı Wilson, savaş sonrası düzeni sağlamak ve barışı korumak amacıyla bir bildiri yayımladı. Önemli maddeleri şunlardır: 1- Galip devletler topraklarını genişletmeyecek. 2- Milletler kendi geleceklerine kendileri karar verecek. 3- Yenilen devletler savaş tazminatı ödemeyecek. 4- Osmanlı devletinde Türklerin oturdukları bölgelerde Türk egemenliği sağlanacak. 5- Dünyada barışı sağlayacak bir teşkilat kurulacak.
MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI’NIN (30 EKİM 1918) ÖNEMİ
Antlaşmanın 7.Maddesi “İtilaf Devletleri kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa, istedikleri bölgeyi işgal edebileceklerdi “ çok ağır bir madde olup ülkenin her an işgalini mümkün hale getirmiştir. 24. madde ile de Altı vilayette bir Ermeni Devleti kurulması için zemin hazırlanmıştır. Ayrıca Osmanlı ordusunun terhis edilecek ve bütün askeri malzemeler itilaf devletlerine teslim edilecektir. İşgallerin başlamasıyla bölgesel direniş örgütleri ve Kuvay-i Milliye ortaya çıkmıştır. 7. maddenin uygulanması için zararlı cemiyetler kurulmuştur.
I.DÜNYA SAVAŞI’NIN SONUNDA İMZALANAN ANTLAŞMALAR
İtilaf devletleri ile yenilen devletler arasında şu antlaşmalar olmuştur.
Versay-Almanya , Sen Jermen-Avusturya , Triyanon –Macaristan, Nöyyi-Bulgaristan, Sevr-Osmanlı Devleti
PARİS BARIŞ KONFERANSININ ÖNEMİ (18 OCAK 1919)
İtilaf Devletleri Osmanlı Devletini nasıl paylaşacaklarını kararlaştırmak için Paris’te toplandılar. Daha önce İtalya’ya verilen Batı Anadolu Yunanistan’a verildi. Çünkü İngiltere sömürgelerine giden Akdeniz yolu üzerinde bulunan İtalya’nın daha fazla güçlenmesini istemiyordu. Osmanlı padişahı Vahdettin İzmir valisine işgallere karşı çıkılmamasını bildirdi.Yunanlılar 15 Mayıs 1919 ‘da İzmir’i işgal etmiştir. İzmir’in işgali sırasında gazeteci Hasan Tahsin’ in yunan askerlerine ilk kurşunu atması Kurtuluş Savaşı’nın ilk işaretiydi.
ZARARLI CEMİYETLER (MİLLİ VARLIĞA DÜŞMAN CEMİYETLER)
Mavri Mira: Rumlar tarafından kuruldu. İstanbul Patrikhanesi yönetir.İzmir ve Doğu Trakya’yı Yunanistan’a katmak istemektedir.
Hürriyet ve İtilaf Fırkası: İttihat ve Terakki cemiyetine karşı kuruldu. ABD mandasını savunuyorlardı.
Pontus Rum Cemiyeti:Doğu Karadeniz’de eski Rum Pontus Devletini tekrar canlandırmak için Rumlar tarafından kuruldu.
Taşnak –Hınçak Cemiyeti: Ermeniler tarafından Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurmak amacıyla faaliyet göstermiştir.
İngiliz Muhipleri Cemiyeti: İngiliz himayesinde yaşamayı isteyenler kurmuştur.
Teali İslam Cemiyeti: Saltanat ve Hilafeti desteklemiş ve İstanbul’da kurulmuştur.
Kürt Teali Cemiyeti: Doğu illerinde bir Kürt Devleti kurmak için faaliyette bulundu.(İstanbul’da kuruldu.)
YARARLI CEMİYETLER( MİLLİ CEMİYETLER)
Milli Kongre Cemiyeti: İstanbul’da kurulmuş ve Türklere yapılan haksızlıkları basın yoluyla dünyaya duyurmaya çalışmışdır.
Kilikyalılar Cemiyeti: Adana ve çevresinin Ermenilere verilmesini önlemek için kurulmuştur.
Trabzon Muhafaza-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti: Doğu Karadeniz’de Pontus Rum Devleti kurulmasına engellemek için kuruldu.
Trakya Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti: Trakya’nın Yunan işgaline uğramasını engellemek için Edirne’de kuruldu.
İzmir Müdafaa-i Hukuku Osmaniye Cemiyeti: İzmir ve çevresinin Yunanlılara verilmesini önlemek için kurulmuştur.
Şark Vilayetleri Müdafaa-i Hukuku Milliye Cemiyeti:Doğu Anadolu’nun Ermenilere verilmemesi için İstanbul’da kuruldu.
Anadolu Kadınları Müdafayi vatan Cemiyeti: Sivas’ta kurulan cemiyet vatanın bütünlüğü için mitingler düzenledi. İşgalleri kınamak için telgraflar gönderdi.
KUVAYİ MİLLİYE (MİLLİ KUVVETLER)
Mondros’dan sonra işgallerin başlamasıyla Osmanlı Hükümetinden ümidini kesen halk, bağımsızlığını korumak iççin direniş kuvvetleri oluşturdu. Kendi bölgelerini işgalden kurtarmaya çalışan kuvayi milliyeciler bazı bölgelerde başarılı olsalar da düzenli bir ordu kurulduktan sonra bu kuvvetlerin büyük bir bölümü düzenli orduya katılmıştır.
MUSTAFA KEMAL’İN SAMSUN’A ÇIKIŞI
İzmir işgalinin ardından Mustafa Kemal 16 Mayıs 1919’da Bandırma vapuruyla Samsun’a doğru yola çıkmış ve 19 Mayıs 1919’da Samsun’a gelmiştir. M. Kemal Samsun’a gelirken 9.Ordu Müfettişliği sıfatıyla resmi görevli olarak, Samsun ve çevresindeki Rumlarla Türkler arasındaki çatışmalara son vermek amacıyla Samsun’a gelmiştir.
HAVZA GENELGESİ’NİN ÖNEMİ
Mustafa Kemal Havza’ya gelince askeri ve sivil mülki amirlere gönderdiği bildirilerle, işgallerin protesto edilmesini, mitingler düzenlenmesini , İstanbul hükümetine protesto telgraflarının çekilmesini istemiştir.
AMASYA GENELGESİNİN ÖNEMİ (22HAZİRAN 1919)
İlk defa kurtuluş savaşının amacı, gerekçesi ve yöntemi belirtilmiştir.
NOT: M. Kemal Amasya Genelgesi’nden sonra 8 Temmuz 1919’da padişaha yolladığı bir telgrafla resmi göreviyle birlikte askerlik görevinden de istifa ettiğini açıklamıştır.
ERZURUM KONGRESİ’NİN ÖNEMİ (23 TEMMUZ 1919)
Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin girişimleriyle bölgedeki Ermeni tehlikesine karşı toplanmıştır. Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür asla parçalamaz olduğu belirtildi.(Misak-ı Milli’de aynen yer aldı.) İlk defa hükümet kurulmasından bahsedilmiş ve ilk defa 9 kişilik Temsil Heyeti seçilmiştir. İlk defa manda ve himaye reddedilmiştir. Erzurum kongresi bölgesel olarak toplanmış fakat aldığı kararlar tüm yurdu ilgilendirdiği için milli bir kongredir.
SİVAS KONGRESİ’NİN ÖNEMİ ( 4-11 EYLÜL 1919)
Ülke genelindeki milli cemiyetler “ Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla birleştirildi.Manda ve himaye fikri kesin olarak reddedildi.İrade-i Milliye adıyla bir gazete çıkarıldı.Her yönüyle ulusal bir kongredir.
AMASYA GÖRÜŞMELERİNİN ÖNEMİ (20-22EKİM 1919)
Osmanlı Hükümetinden Bahriye Nazırı Salih Paşa ile M. Kemal arasında görüşmeler olmuştur. Osmanlı Hükümeti , Temsil Heyetiyle görüşmek üzere bir temsilcisini Amasya’ya göndermekle Temsil Heyetini hukuki olarak tanımıştır.
MİSAK-I MİLLİ’NİN İLANI (28 OCAK 1920)
Amasya Görüşmeleri’nde alınan kararla yurdun her tarafında seçimler yapılarak Mebuslar Meclisinin açılmasına zemin hazırlanmıştır. Meclisin İstanbul’da açılmasına karar verilince M. Kemal İstanbul’a gitmemiştir. Fakat onun düşüncelerini temsil eden Felah-ı vatan adıyla bir grup kurulmuştur. Bu grup hazırladığı Misak-ı Milli’yi Son Osmanlı Mebusan Meclisine kabul ettirmiştir.(28 Ocak 1920) Misak-ı Milli ile Türk vatanının sınırları çizilmiştir.Alınan Karara göre Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandığında Türk askerlerinin elinde bulunan topraklar bir bütündür, parçalanamaz. Misak-ı Milli’nin ilanı İstanbul’un işgaline neden olmuştur.İstanbul 16 Mart 1920’de itilaf devletleri tarafından resmen işgal edilmiştir. Mebusan Meclisi dağıtılmıştır. Bazı milletvekilleri Malta adasına sürgüne gönderilmiştir. Bazıları Ankara’ya kaçmıştır.
T.B.M.M’ NİN AÇILMASI (23 NİSAN 1920)
M. Kemal bir genelge yayınlayarak Ankara’da olağan üstü yetkilere sahip bir meclisin açılması gerektiğini ve bunun için hemen seçimlerin yapılmasını, seçilenlerin Ankara’ya gelmelerini istedi. Ayrıca İtilaf Devletleri tarafından dağıtılan Osmanlı Mebusan Meclisi üyelerini de davet etti. 23 Nisan 1920’de T.B.M.M açıldı. Mustafa Kemal oy birliği ile meclis başkanı seçildi.
İLK T.B.M.M’NİN ÖZELLİKLERİ
Güçler birliği ilkesi benimsenmiştir.(yasama ,yürütme ,yargı güçlerinin mecliste toplanması)Böylece çabuk ve uygulanabilir kararların alınması sağlanmıştır.(Çünkü o sırada ülkemiz işgal altındaydı) Egemenliğin kayıtsız şartsız milletin olduğu ve meclisin üstünde bir gücün olmadığı belirtilmiştir.Meclisin başkanı aynı zamanda hükümetinde başkanıdır.
İLK T.B.M.M’ YE KARŞI ÇIKAN AYAKLANMALAR
Bazı çıkar sahiplerinin halkı kışkırtması, azınlıkların devlet kurmak istemesi, İstanbul hükümetinin Mustafa Kemal aleyhinde bildiriyi Anadolu’da halka dağıtması,düzenli ordu kurulması sırasında bazı Kuva-yi Milliyecilerin orduya katılmak istememesi, M. Kemal’in idam cezasına çarptırılmış olması T.B.M.M’ ne karşı ayaklanmaların çıkmasında etkili olmuştur. İstanbul Hükümeti ve İngilizler tarafından desteklenen ayaklanmalar olduğu gibi azınlıkların çıkarttığı ayaklanmalar da mevcuttur. Bu ayaklanmalar kuvay-i milliye ve milli mücadeleyi etkisiz kılmak için çıkarılmışlardı.
T.B.M.M’ NİN AYAKLANMALARA KARŞI ALDIĞI TEDBİRLER
Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı.İstiklal Mahkemeleri kurularak isyancılar sert bir şekilde cezalandırıldı.İstanbul hükümetinin olumsuz propagandalarına karşı halkı doğru bilgilendirmek için Anadolu Ajansı ve “hakimiyeti milliye gazetesi” kuruldu. Ankara müftüsü Rıfat Börekçi fetva yayınlayarak Anadolu’daki mücadelenin haklılığı tüm yurda ilan edilmiştir.
SEVR ANTLAŞMASI (10 AĞUSTOS 1920)
I. Dünya savaşı bittiğinde itilaf devletleri diğer devletlerle barış antlaşmalarını hemen imzalamalarına rağmen Osmanlı Devleti’ni nasıl paylaşacaklarına karar veremedikleri için kesin barışı geciktirdiler. Ve 10 Ağustos 1920’de Sevr Antlaşması imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti yok sayılmıştır.Bu antlaşma TBMM tarafından onaylanmadığından hiçbir hukuki geçerliliği yoktur. ( TBMM, Osmanlı hükümetinin imzaladığı ve imzalayacağı hiçbir anlaşmayı kabul etmediğini açıklamıştı) Uygulanamayan bir antlaşma olması nedeniyle ölü doğmuştur.
KURTULUŞ SAVAŞI
A – Doğu Cephesi: Kazım Karabekir komutasındaki henüz terhis edilmemiş birliklerimiz Ermenilerle savaştılar. Gümrü Barış Antlaşması ile bu cephedeki savaş sona ermiştir. Gümrü Barış Antlaşması TBMM’ nin uluslar arası alandaki ilk siyasi başarısıdır.
B – Güney Cephesi: Henüz düzenli ordu kurulmadığı için Çukurova, Antep, Urfa ve Maraş'ta Kuvay-i Milliyeciler Fransızlar ve Ermenilere karşı savaşmıştır. Çukurova’da Tayyar Rahmiye Hanım, Maraş’ta Sütçü İmam, Urfa’da Ali Saip Bey, Antep’te Şahin Bey kahramanlaşmıştır.20 Ekim 1921’de TBMM ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması ile güney cephesi sona ermiştir.
C – Batı Cephesi:
I. İNÖNÜ SAVAŞI (6-10 OCAK 1921)
Düzenli ordunun Batı Cephesi’nde Yunanlılara karşı kazandığı ilk zaferdir. İsmet Paşa Albaylıktan generalliğe terfi etti. Çerkez Ethem isyanı bu zaferden sonra bastırıldı. I. İnönü Zaferi sonrası önemli gelişmeler yaşandı: 20 Ocak 1921’de ilk anayasa ( Teşkilat-ı Esasiye) ilan edildi. Londra Konferansı yapıldı.(21 Şubat 1921) 1 Mart 1921 ‘ de Türkiye-Afganistan dostluk antlaşması imzalandı. 12 Mart 1921’de İstiklal Marşımız kabul edildi. Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması imzalandı.(16 Mart 1921)
LONDRA KONFERANSI (21 ŞUBAT-12 MART 1921)
İtilaf Devletleri Sevr Antlaşmasını yumuşatarak T.B.M.M kabul ettirmek için konferansı toplamışlardır. İstanbul hükümeti adına Tevfik Paşa, T.B.M.M adına Bekir Sami Bey konferansa katılmıştır. İtilaf Devletleri T.B.M.M’ni konferansa çağırmakla , T.B.M.M’nin varlığını ilk kez hukuki olarak tanımıştır. Konferans, bir anlaşma olmadan dağılmıştır.
MOSKOVA ANTLAŞMASI ( 16 MART 1921)
Rusya Misak-ı Milliyi ve Türk Devletini tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştur. Kars, Ardahan Türkiye’de kaldı. Batum ise Gürcistan’a verilmiştir. Batum’un elimizden çıkmasıyla Misak-ı Milli’den ilk taviz verilmiştir.
II. İNÖNÜ SAVAŞI (23 MART-1 NİSAN 1921)
Batı Cephesi’nde Yunanlılara karşı kazanılan ikinci zaferdir. İtalya bu zaferden sonra Antalya ve Muğla’dan çekilmeye başladılar. Halkın düzenli orduya güveni arttı, TBMM’ nin otoritesi güçlendi.
KÜTAHYA-ESKİŞEHİR SAVAŞLARI ( 10-24 TEMMUZ 1921)
Ordumuz, Yunanlılar karşısında başarısız olarak Sakarya Irmağı’nın doğusuna kadar gerilemiştir. 1683 II. Viyana kuşatmasından süren geri çekilme Sakarya Irmağı’nın doğusuna kadar devam etmiştir. Bu yenilgiden sonra 5 Ağustos 1921’de M. Kemal’e başkomutanlık verildi. M. Kemal Tekalif-i Milliye Emirlerini 8 Ağustos 1921’de ilan ederek ordunun ihtiyaçlarını karşılamak için halktan yardım toplamıştır.
MAARİF KONGRESİ (15-21 TEMMUZ 1921)
Kütahya-Eskişehir Muharebelerinin devam ettiği sırada Ankara’da 15-21 Temmuz 1921 tarihleri arasında Maarif (Eğitim) Kongresi düzenlenmiştir. Düzenlenme amacı yeni Türk devletinin eğitim politikasını belirlemekti. Kongreye M. Kemal’de katılmıştır. Atatürk “cehaletle savaş, düşmanla savaştan daha az önemli değildir” diyerek toplantının ertelenmesini reddetmiştir. Savaşın en şiddetli döneminde böyle bir kongrenin düzenlenmesi Atatürk’ün eğitime verdiği önemi göstermektedir.
SAKARYA MEYDAN SAVAŞI (23 AĞUSTOS-13 EYLÜL 1921)
1683 Viyana bozgunundan itibaren devam eden gerileme sona erdi. T.B.M.M büyük bir zafer kazandı. Yunan ordusunun taarruz gücü kırıldı. Yunanlılar savunmaya geçti. T.B.M.M M. Kemal’e Mareşallik rütbesi ve Gazilik unvanı verdi.(19 Eylül 1921) Kafkas Cumhuriyetleri (Sovyet Rusya) ile Kars Antlaşması imzalandı.(13 Ekim 1921) Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalandı.(20 Ekim 1921)
KARS ANTLAŞMASI ( 13 EKİM 1921)
Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan ile yapılmıştır. Kars Antlaşması ile doğu sınırımız kesinleşmiştir.
ANKARA ANTLAŞMASI (20 EKİM 1921)
Fransızlar ile imzalanan Ankara Antlaşması’na göre Hatay dışında Suriye sınırı çizildi. İlk kez bir itilaf devleti Misakı Milli’yi ve yeni Türk Devleti’ni resmen tanıdı.
BÜYÜK TAARRUZ VE BAŞKOMUTANLIK MEYDAN MUHAREBESİ (26AĞUSTOS-18 EYLÜL 1922)
Milli mücadelenin silahlı mücadelesi başarıya ulaştı. Yunan işgali sona erdi. Yunanlılar Ege Denizi’ne döküldü. Afyon,Uşak,Kütahya, Manisa, Balıkesir,Aydın,İzmir ve Bursa Yunan işgalinden kurtuldu. Malazgirt Savaşı Anadolu’nun kapılarını Türklere açmış, Miryakefalon Türk yurdu olduğunu belgelemiş, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ise Anadolu’nun sonsuza kadar Türk yurdu olarak kalacağını ispatlamıştır.
MUDANYA ATEŞKES ANTLAŞMASI (11 EKİM 1922)
Toplantıya İngiltere,Fransa. ve İtalya katıldı, Türkiye adına İsmet Paşa katıldı.Türkiye ile Yunanistan arasındaki silahlı mücadele sona erdi. Yunanlılar 15 gün içerisinde Doğu Trakya’yı Meriç Irmağı’nın sol kıyısına kadar ,terk edecekti. Mudanya Ateşkes Antlaşması’yla İstanbul , Boğazlar ve Doğu Trakya’yı savaşmadan kurtarmış olduk. Kurtuluş Savaşı’nın silahlı safhası bitmiş, diplomatik safhası başlamıştır. Osmanlı Devleti’nin merkezi İstanbul T.B.M.M’ ne bırakılmakla, Osmanlı Devleti hukuken sona erdi.
LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI ( 24 TEMMUZ 1924)
Konferansa, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya,Yugoslavya katılmıştır. Boğazlarla ilgili madde görüşülürken Bulgaristan ve Rusya’da katılmıştır. A.B.D ise gözlemci olarak katılmıştır. T.B.M.M’yi İsmet Paşa temsil etmiştir. Yunanistan’la olan sınırımız Mudanya Ateşkes anlaşmasında belirtildiği gibi olacak. Ege adalarından, on iki ada İtalya’ya , Gökçeada ve Bozcaada ( Çanakkale Boğazının korunması için) Türkiye’ye , diğer adalar Yunanistan’a verildi. Savaş tazminatı olarak, Yunanistan Karaağaç’ı Türkiye’ye bıraktı. Kapitülasyonlar kaldırıldı. Boğazlardan barış zamanı askeri olmayan gemiler geçebilecek. Savaş zamanı Türkiye savaşta yer alırsa , boğazlar üzerinde istediğini yapma hakkına sahiptir. Ancak Türkiye’nin başkanlığını yaptığı bir “Boğazlar Komisyonu” boğazlardan geçişi kontrol edecek. Suriye sınırı, 16 Mart 1921’ Fransa ile imzalanan Ankara Antlaşmasıyla belirtildiği gibi olacak. Irak sınırı ve Musul sorunu ,İngiltere ve Türkiye arasında görüşüldükten sonra halledilecek. Osmanlı dış borçlarının, Osmanlı’dan ayrılan devletlere paylaştırılarak ödenmesine karar verildi. Yabancı okulların, Türkiye’nin koyacağı kurallar çerçevesinde faaliyete devam etmesi kararlaştırıldı. Ortodoks Patrikhanesi, İstanbul’da kalacak ancak siyasi faaliyette bulunmayacak. İtilaf Devletleri bu antlaşmayla Misak-ı Milliyi ve Yeni Türk Devletinin bağımsızlığını tanımıştır.
LOZAN’DA ÇÖZÜLEMEYEN PROBLEMLER Boğazlar Komisyonunun kalması milli egemenliğimizi sınırlamıştır. Boğazlar sorunu çözülememiştir. Türkiye-Irak sınırı kesinlik kazanmamıştır yani Musul sorunu çözülememiştir. Ayrıca Hatay sorunu da çözülememiştir.
ÇAĞDAŞ TÜRKİYE YOLUNDA ADIMLAR
Saltanatın Kaldırılması: Bir ülkede kralın, padişahın egemen olmasına saltanat denir. Mudanya Ateşkes görüşmelerine TBMM hükümetinin yanı sıra İstanbul Hükümetinin de çağrılması üzerine 1 Kasım 1922 tarihinde TBMM’de çıkarılan kanun ile saltanat ve halifelik ayrılmış ve saltanat kaldırılmıştır. Böylece millet egemenliğinin önü açılmıştır.
İzmir İktisat Kongresi: (17 Şubat-4 Mart 1923) Türkiye’ nin ekonomik sorunları tartışılmıştır. Misakı İktisadi (ekonomi andı) kabul edilmiştir. Özel sektörün desteklenmesi, yerli malı kullanımının sağlanması gibi önemli kararlar alınmıştır.
Ankara’nın Başkent Olması: Ankara’nın işgale uğramamış olması, ulaşım ve haberleşme ağının merkezinde olması ve Kurtuluş Savaşı’ nın merkezi olması nedeniyle 13 Ekim 1923’ te başkent olarak ilan edilmiştir.
Cumhuriyetin İlanı: 29 Ekim 1923’ te cumhuriyetin ilan edilmesi ile devletin rejimi (yönetim şekli) belirlenmiş oldu. Devlet başkanı sorunu ortadan kalktı ve cumhurbaşkanı, devlet başkanı oldu. Kabine hükümeti sistemine geçiş başladı. Mustafa Kemal bütün milletvekillerinin oyunu alarak ilk cumhurbaşkanımız oldu.
3 Mart 1924 Tarihli Kanunlar
1- Halifelik kaldırıldı; Laiklik adına yeni düzene geçiş yapıldı, rejim tartışları ortadan kaldırıldı, halifelik kavgaları sona erdi, Osmanlı hanedanı sınır dışı edildi, Türkiye Cumhuriyeti tam olarak yönetimde söz hakkına sahip oldu.
2- Şerriye ve Evkaf vekaletinin kaldırıldı; yerine Diyanet İşleri ve Vakıflar Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
3- Erkanı Harbiye Reisliği kaldırıldı; yerine Genel Kurmay Başkanlığı kurularak siyaset ve asker işleri birbirlerinden ayrılmış oldu.
4- Tevhid-i Tetrisat kanunu ile; Eğitimin laikleşmesine yönelik Eğitim Öğretim birleştirilerek Maarif Bakanlığına bağlandı.
Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri:
a) Cumhuriyet Halk Fırkası: Kurulan ilk siyasi partidir. Atatürk tarafından 9 Eylül 1923’ de kuruldu.
b) Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası: İlk muhalefet partisidir. Kazım Karabekir ve arkadaşları tarafından 17 Kasım
1924’te .kuruldu. Bu partinin Şeyh Sait isyanı ile bağlantısı olduğu düşünülerek 3 Haziran 1925’de kapatıldı.
c) Serbest Cumhuriyet Fırkası:Fethi Okyar tarafından 12 Ağustos 1930’da kurulmuştur. Laiklik ve Cumhuriyet
karşıtlarının bu partide toplanmaya başlamasıyla kurucusu tarafından 17 Kasım 1930’da kapatıldı.
Şapka ve Kıyafet İnkılabı: Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasının ardından, halkın kılık ve kıyafetinin düzenlenerek batı ülkelerindeki normlara uygun hâle getirilmesi için yapılan kanuni düzenlemedir. Şapka Kanunu’nun çıktığı 25 Kasım 1925 tarihinden önce, ülkede bazı mesleki kıyafetlerde değişiklikler görülmüştü.
Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması: 30 Kasım 1925’de tekke , zaviye ve türbeler çıkarılan bir kanunla kapatıldı. Kanun, bütün tarikatlarla birlikte; şeyhlik, dervişlik, müritlik, dedelik seyitlik, çelebilik, babalık, emirlik, halifelik, falcılık, büyücülük, üfürükçülük, gaipten haber vermek ve murada kavuşturmak amacıyla muskacılık gibi, eylem, unvan ve sıfatların kullanılmasını, bunlara ait hizmetlerin yapılmasını ve bu unvanlarla ilgili elbise giyilmesini de yasaklamıştır.
Uluslararası Takvim, Saat, Rakam ve Ölçü Birimlerinin Kabulü: 1925 Yılında Hicri ve Rumi takvimler
kaldırılarak Miladi takvim kabul edildi. 1 Ocak 1926’dan itibaren uygulamaya geçildi. 1931 Yılında bir
kanunla Okka ,arşın vb. yöresel ölçü birimleri yerine Kilo, metre ve litre gibi ölçü birimleri kabul edildi.
ATATÜRKÇÜLÜK
Temel esasları Atatürk tarafından belirlenen; devlet hayatına, fikir hayatına ve ekonomik hayata, toplumun temel kurumlarına, devletin rejimi ve işleyişine ilişkin gerçekçi fikirlere ve ilkelere Atatürkçülük denir. Türk Milleti’nin ihtiyaçlarından doğmuştur. Temeli milli kültürümüze dayanır. Milli egemenliği, akıl ve bilimi esas alır. Milli kültürümüzü, çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarmayı hedefler. İlerlemeye ve yenileşmeye açık, dinamik bir düşünce sistemidir.
Atatürk İlkeleri: 1- Cumhuriyetçilik 2- Milliyetçilik 3- Halkçılık 4- Devletçilik 5- Laiklik 6- İnkılâpçılık
Milli Güç Unsurları: 1- Siyasi Güç 2- Ekonomik Güç 3- Askeri Güç 4 - Sosyokültürel Güç
CUMHURİYETÇİLİK
Doğrudan doğruya millet egemenliğine dayanan, yöneticileri halkın oyu ile belli bir süre için seçilen devlet biçimine “cumhuriyet” denir. İlkenin özü cumhuriyet yönetimini korumak, yüceltmek ve yaşatmaktır.
MİLLİYETÇİLİK
Milliyetçilik; milleti sevme, milleti yüceltme amacını benimsemek ve bu yolda yürümektir. Atatürk’ün milliyetçilik ilkesi, kendini aynı milletin üyeleri sayan kişilerin, o milleti yüceltme istekleridir. Dini, mezhebi, dili ne olursa olsun, kendini Türk sayan, Türk bilen ve Türk olarak yaşayan her insan Türk’tür. Atatürk bunu “Ne Mutlu Türk’üm Diyene” diyerek belirtmiştir. Atatürk Milliyetçiliği; akılcı ve insancıldır, ırk ve din üzerine oturmamıştır. Vatanın bütünlüğünü ve milletin bağımsızlığını her şeyin üstünde tutar.
HALKÇILIK
Halkçılık ilkesine göre, hiçbir kişiye, aileye, zümreye, sınıfa imtiyaz tanınamaz. Tüm bireyler kanun önünde eşittir.
DEVLETÇİLİK
Devletçilik, Atatürk tarafından uygulamaya konulan bir ekonomi siyasetidir. Özel sektörün yetersiz kaldığı alanlarda büyük yatırımların ve devlet güvenliği ile ilgili yatırımların devlet eliyle yürütülmesidir. Ekonomik alanda da tam bağımsız ve güçlü bir Türkiye yaratmayı amaçlar. (karma ekonomiyi öngörür, yani devlet ve özel sektör bir aradadır)
LAİKLİK
Laiklik; din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması, devlet yönetiminde ve siyasette din kurallarına yer verilmemesi demektir. Devlet sorunlarının dine değil, akla ve bilime göre çözümlenmesidir. Bireylerin inançlarına saygılı olunması amaçlanmıştır. Kimsenin dini inancına ve vicdan hürriyetine karışılmaz. Laiklik, hoşgörüye, karşılıklı sevgi ve saygıya dayanır, inançta zorlamayı reddeder. Laik bir devlette, devletin resmi dini yoktur.
İNKILÂPÇILIK
İnkılâpçılık; inkılâpları benimsemek, korumak, onu medeni ve insani yaşayışın gereği olarak savunmaktır. Atatürk ilke ve devrimlerini korumayı ve geliştirmeyi amaçlamıştır. İnkılaplara canlılık ve süreklilik kazandırmıştır.
Atatürk inkılâplarını değişik alanlarda sınıflandırabiliriz;
- Sosyal alanda yapılan inkılâplar: Takvim, saat ve ölçülerde yapılan değişiklikler, sağlık alanında yapılan düzenlemeler, şapka kanunu, Türk kadınına verilen haklar, Kılık kıyafette değişiklik, tekke ve zaviyelerin kapatılmasıdır.
- Siyasal alanda yapılan inkılâplar: 1924 anayasasının kabul edilmesi, Cumhuriyetin ilanı, saltanatın kaldırılması, halifeliğin kaldırılması, çok partili hayata geçiş denemeleridir.
- Eğitim alanında yapılan inkılâplar: Güzel sanatlarda yapılan yenilikler, Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması, üniversite reformları Öğretimin birleştirilmesi, millet mekteplerinin açılması, harf devrimi, medreselerin kapatılmasıdır.
- Hukuk alanında yapılan inkılâplar: Türk ceza kanunu, mecellenin kaldırılması, şeriyye mahkemelerinin kapatılması, Teşkilatı Esasiye Kanunu, yeni anayasanın kabulü, medeni kanunun kabulüdür.
- Ekonomik alanda yapılan inkılâplar: 1. ve 2. kalkınma planlarının yapılması, ticaret ve sanayi odalarının kurulması, örnek teşkil edecek çiftliklerin kurulması, Aşar vergisinin kaldırılması, İzmir iktisat Kongresi, çiftçinin özendirilmesi ile ilgili çalışmalar, tarım kredi kooperatiflerinin kurulması, kabotaj kanunu, sanayi teşvik Kanunu’nun kabul edilmesidir.
ATATÜRK İLKELERİ İLE İNKILAPLARI’NIN EŞLEŞTİRİLMESİ
CUMHURİYETÇİLİK
- TBMM’nin açılması
- Saltanatın kaldırılması
- Halifeliğin kaldırılması
- Cumhuriyetin ilan edilmesi
- Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi
- 1921 ve 1924 anayasalarının kabul edilmesi
-Çok partili hayata geçişin denenmesi
MİLLİYETÇİLİK
-Kurtuluş Savaşı
-TBMM’ nin açılması
- Türk Dil Kurumunun açılması
- Türk Tarih Kurumunun açılması
-Tevhid-i Tedrisat Kanunu
- Kabotaj Kanunu’nun kabul edilmesi
- Kapitülasyonların kaldırılması
HALKÇILIK
-Soyadı Kanunu
-Kılık kıyafet kanunu
- Medeni Kanun’un kabul edilmesi
- Kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmesi
- Aşar vergisinin kaldırılması
- Sağlık alanında yapılan yenilikler (ör:Hıfzısıhha Müessesesi)
- Takvim, saat, ölçü
-Tekke ve zaviyelerin kapatılması
DEVLETÇİLİK
- İzmir İktisat Kongresi’nin toplanması
- I. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın yapılması
- Fabrikaların açılması
- Merkez Bankası’nın kurulması
-Sümerbank’ın kurulması
-Eğitim ve sağlık yatırımları
LAİKLİK
- Saltanatın kaldırılması
- Halifeliğin kaldırılması
- Medeni Kanun’un kabul edilmesi
- Tekke ve zaviyelerin kapatılması
- Medreselerin kapatılması
- Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun kabul edilmesi
- Maarif (Eğitim) Teşkilatı ile ilgili kanunun çıkması
- Şeriyye ve Evkaf Vekaleti’nin kapatılması
- Anayasadan “Devletin dini islamdır.” maddesinin çıkarılması
-Dinsel ünvanların yasaklanması
-Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın Kapatılması
İNKILAPÇILIK
- Sosyal (toplumsal), siyasi, ekonomi, kültür ve eğitim alanlarında yapılan tüm inkılaplar
ATATÜRK DÖNEMİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI
Mustafa Kemal'in Türk dış politikası için söylediği söz ‘Yurtta barış, Dünyada barış.’ sözüdür. Atatürk döneminde Türk dış politikasında önemli hamleler yapılmıştır. Özellikle Lozan Antlaşması'nda çözülemeyen konular; Atatürk dönemi Türk dış politikasına çözülmeye çalışılmıştır.
Yabancı Okullar
Tevhid-i Tedrisat Kanunu'yla tüm okullar Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı. Milli Eğitim Bakanlığı'nın istediği plan ve programları uygulamak zorunda olan okullara aksi durumda kapatılma şartı kondu. Özellikle kurulduğu dönemden itibaren Osmanlı Devleti'nin sonuna kadar yabancı okullar ülkeyi bölmek, itilaf devletlerinin isteklerine hizmet etmek için varlıkların sürdürüyordu. Ancak Tevhid-i Tedrisat kanunu ile bu sorun ortadan kaldırıldı.
Musul Sorunu
Misak-ı Milli sınırları içerisinde bulunan Musul sorunu çözülememiştir. Bölge hakkında İngiltere ile görüşmeler sürerken, özellikle bölgede Şeyh Sait isyanı çıkmasıyla iç mesele dış meseleyi etkilemiş ve bölge İngilizlere bırakılmıştır. Şeyh Sait isyanı Dönemin en büyük rejim karşıtı isyanı olarak görülmektedir. Ordu isyanı güçlükle bastırmış, ülke iç durumu karışıklığından dolayı Musul Meselesi aleyhimize sonuçlanmıştır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi
Boğazlar özellikle Tüm dünya ülkeleri için en önemli stratejik noktalardan biridir. Bu sebeple özellikle Lozan Anlaşması'na göre boğazların yönetiminde bir komisyon kurulacağı kararlaştırılmıştır. Ancak Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile bu komisyon kaldırılarak boğazların yönetimi Türkiye Cumhuriyeti'ne bırakılmıştır. Boğazlar konusunda tam bağımsızlık elde edilmiştir.
Hatay Meselesi
Mustafa Kemal'in çok uzun yıllar boyunca Hatay konusunda mücadele ettiği bilinmektedir. Hatay Türkiye'ye bağlanması için birçok çalışmada bulunan Mustafa Kemal önce Hatay'ın bağımsız olmasını sağlayarak daha sonra yapılan seçimlerle Türkiye katılmasını sağlamıştır. Mustafa Kemal Hatay'ın bağımsızlık görebilmiş ancak Hatay'ın Anavatan'a katılmasında görememiştir. Türkiye Bir Dünya Savaşı'ndan sonra devletlerarası sorunlara çözümler bulmak amacıyla Milletler Cemiyeti'ne girmiştir bu durum Türkiye'nin barışçıl bir politika izlediğinin göstergesidir.
Nüfus Mübadelesi
Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Yunanistan'da karşılıklı anlaşma yapılarak Türkler ve Rumların yer değiştirilmesi durumu gündeme gelmiştir. Böylece İstanbul'da bulunan Rumlar ve batı Trakya'da bulunan Türkler haricinde tüm Rumlar ve Türkler yer değiştirecektir.
Balkan Antantı
Yaklaşan İkinci Dünya Savaşı'na karşı Türkiye Balkan Devletleri olan Yunanistan, Yugoslavya ve Romanya ile Balkan Antantı'nı imzalamıştır. Bu anlaşmaya göre çıkabilecek bir savaş halinde, bu 4 devlet birbirinize saldırmayacak ve birbirlerini toprak bütünlüğüne saygı gösterecektir.
Sadabat Paktı
Batı sınırına Balkan Antantı ile güvence altına alan Türkiye Doğu sınırını da doğu ülkeleri olan İran, Irak ve Afganistan'da yaptığı Sadabat Paktı ile sonucuna kavuşturmuştur. Böylece Türkiye çıkabilecek İkinci Dünya Savaşı'ndan önce devletin doğu sınır güvenliğini de sağlamış ve barışçıl bir politika izlediğini göstermiştir.
teşekkürler hocam
YanıtlaSilHocam bu yardımlarınız için teşekkürler
YanıtlaSilErtan hocam çok tşk edrm
YanıtlaSil